Dim Mağarası
Güzel yurdumuzun şu ana kadar bilinen mağaralarından ikinci büyüklükte olanıdır. Deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık Alanya Kalesi yüksekliğindedir. (240) Alanya merkezine uzaklığı 12 km. dir. Ulaşımın bir bölümü asfalt bir bölümü asfaltlanmak üzere işlenmekte olan düzgün stablizedir.(Not: Şu anda Asfaltlanmıştır.) Her çeşit kara taşıt vasıtasıyla gidilebilir. Resmen 1999 yılında yerli ve yabancı turizme açılan Dim Mağarası (Gavur İni) mutlaka mağara devrinde de insanlığa hizmet etmiş olmalı ki bugün batıya açılan o muhteşem asıl giriş kapısı koruma kurulu tarafından yapılacak inceleme ve araştırma için kapalı tutulmaktadır diyorum aslında kapalı bir yer görünümünde değil asıl giriş bölümü buradan yapılması gerekirken ilgililerce burada bir inceleme yapılması gerekir ibaresinden dolayı bunun zıttı yönünde Dim vadisine bakan yönünden (Doğu yönden) binbir güçlükle ve büyük bir itina ile yeni bir giriş kapısı açılmıştır. Asıl giriş bölümü olan yer de görülmeye değer bir şaheserdir. Burada bulunan eski duvarlar kapının genişliği ve yüksekliği her yönüyle incelenmesi araştırılması gereken büyük ve önemli bir değerdir. Dim mağarası öyle bir iki satırla geçiştirilecek bir konu olmadığı İçin nereden başlayıp nereden çıkılması gerektiği bile düşündürücüdür. İsterseniz şu anda gezmek görmek için gelen binlerce yerli ve yabancı turistin giriş yaptığı kapıdan doğuya doğru uzanan Dim vadisinden söz edelim. Buradan kuş yuvası mevkiine kadar uzanan vadiye Dim Vadisi deniliyor. Bu vadinin sağlı sollu uzantısında bulunan onlarca köye de Dim köyleri, halkına da DİM 'li deniliyor Yaptığım araştırmada Dim kelimesinden yola çıkıp bugün Rusya da bulunan Kazan Türk'lerinin bulunduğu yere o yöreden çıkıp aynı bizim buradaki Dim çayı gibi akışı deli dolu olan bir suyun Bozkır adlı bir ırmağa karıştığını buldum. Bu konudaki tarihi bölümü incelediğimizde de asırlar boyu burada yaşayan Türklere (Kazan Türklerine) çok büyük eziyetler edilmiş bazen yerlerinden yurtlarından edilmişler kovulmuşlar dışlanmışlar ama yılmamışlar bugün bile özerkliklerini korumaktadırlar. İnsanın aklına acaba diyor işte geçmişte orada yaşayan dışlandıkları buralara gelip yurt edinmeleri konusu geliyor. Günümüz Dim 'lisine baktığımızda da yiğitlikleri cesurlukları yılmadan mücadeleci olmaları ve bu yöreye bu adı koymaları bir yerde böyle düşünmemize sebep oluyor her ne ise bu konunun uzmanları var onlara saygısızlık yapmayalım İnşallah bir gün olur bu konuda açıklığa kavuşur. Yine bu konuyla ilgili Dimileme kelimesi var yöremizde Dimi aslında kalın kumaştan yapılmış giysidir. Dimilemek ise onu ayak kısmından yukarı doğru kıvırma (çemleme) sarkan sallanan kısımları toparlama anlamında kullanılan bir kelimedir. Dimilendiğİ zaman derli toplu olan .hızlı hareket ederken rahatsız olunmayan bir konum demektir. Şimdi biz gelelim dünya harikası Dim mağaramıza Dim mağarası 1986 yılında Dr. Nuri GÜLDALI ve arkadaşları tarafından keşfedildiyse de 1983 yılı Nisan ayında o zamanlar Devlet Su işleri DSİ de işçi olarak çalışan dostum Ali CİRENLİ (merhum) bana geldi "Hocam sen bu memleketin araştırmalarını yapan güzel resimlerini çeken bütün dünyaya tanıtan bir kişisin ben bir mağara buldum gel oraya gidelim birkaç resmini çekip önce Alanya'ya sonra bütün dünya ya tanıtalım" dedi. Kalktık gittik yanımızda götürdüğümüz ışıklarla zar zor küçük bir bölümünü gezdik ve görüntüledik. 1984'de seçilen çiçeği burnunda belediye başkanı sayın Müstakbel DiM'e gittim durumu anlattım. Bana aynen şöyle dedi' Hocam hiç acele etme biz oranın yolunu açacağız ve hemen başlıyoruz. Sen herşeyi tamam olduktan sonra kart postalını yaparsın" dedi. Yine o tarihlerde çiçeği burnunda sayılacak ilk ve orta okulu birlikte okuduğumuz 18 numaralı Ali KALE (Dizdaroğlu) milletvekili İdi bir arkadaş olarak ona da gittim. Oda aynen Belediye Başkanımız Müstakbel DİM'in söylediklerini söyledi. 1989 yılı Mart ayında yapılan yerel ve genel seçimlerinde belediye meclis üyesi seçildim. o zamanın belediye başkanı Cengiz AYDOĞAN'a da aynı sözleri tekrarladım. Yine cevap olarak Müstakbel ve Ali Bey'lerin söylediklerinin aynısı idi. "Hocam acele etmeyelim."
Ancak Müstakbel Bey'ın Belediye Başkanlığı Ali Bey'in milletvekilliği sırasında kötüde olsa iyi havalarda gidilip gelinecek bir yol açıldı ve mağaraya giriş çıkışlar yasaklandı demir parmaklıklarla kapatıldı. Ancak ben 1989 Haziran ayında tamamlayıp İstanbul'da bastırdığım 'Dünden Bugüne Alanya' adlı kitabımda gerek Ali CİRENLİ (merhum) ve gerekse bugün Doktor olan oğlum İsmail'le birlikte çektiğim diaları bu kitapta sergiledim. Biz bu işlemleri tamamlarken 1986 yılında İlçemize gelen Dr Nuri GÜLDALI başkanlığında bir heyet yaptıkları inceleme ve araştırmalar sonrasında aralarına kestel Belediyesini de ortak ederek kurdukları işletme ile gerek mağara İçindeki düzenlemeleri ve gerekse ulaşım amaçlı yol çalışmalarında büyük meblağlara varan paralar harcayarak, elektrik kesilmelerine karşı mağara aydınlatmasında kullanılacak yeterli jenaretör alıp çevre düzenlemelerinin yanı sıra gelen misafirlerine Türk konukseverliğinin özelliklerini içeren Restaurant ile yazımızın başında da belirttiğimizi gibi 1999 yılında bizzat Turizm Bakanı tarafından işletmeye açılır. Bu mağaraya nasıl gidilir arabaları olanlar şehir merkezinden 6 km doğu istikametinde D 400 kara yolu üzerinde Dimçayı köprüsünün hemen yanından sola sapan yol Akrapol Otel önünden sizi toplam 12 km. lik bir yol sonrasında Dim Mağarasına ulaştırır. Arabası olmayanlar ise dolmuş durağından her saat başı dolmuş kalkmaktadır. Birisine atlayıp bu güzel mağarayı gezebilirsiniz. Şimdi gelelim bu mağaranın özelliklerine Alanya ve yöresinde bulunan toprak örtüsünün kireçli ve kalkerli oluşu yağmur suları ile birleşerek toprak altındaki bu tür mağaralarda bulunan sarkıtları dikitleri ve sonuçta bunların uzayarak birleşmesinden sütunları oluşturuyor. Bu görüntülerin Özelliklerini kaç yılda oluştuklarını Damlataş mağarasının özellikleri arasında anlatmıştık Damlataş Mağarası ile Dim Mağarası arasında ısı bakımından yaz kış daima 45 derecelik fark vardır. Yazın Dim Mağarası Damlataş 'a göre daha soğuktur. Kış ve ilkbahar aylarında devamlı damlar işte bu damlamadan dolayı da sarkıtlar, dikitler ve sütunlar oluşuyor. Mağaranın Doğuya bakan giriş kapısı ilgililerce iğne ile kuyu kazarcasına mağaraya bir zarar verilmeden açılmıştır sizi güler yüzle karşılayan Türkçe İngilizce, Almanca dil bilen kişiden alacağınız giriş biletiyle basamaklardan yavaş yavaş inerek önce sağ taraftaki küçük bölmeyi küçük bölme dediysek de Damlataş Mağarası kadar vardır. Burayı gezersiniz buradaki manzaralar Pamukkale'deki travertenleri aratmayacak kadar güzeldir.
Aslında yazımızın başında bahsettiğimiz batıya bakan asıl giriş kapısı bu küçük bölüme açılır. Burayı gezdikten sonra biz gelelim akıllara durgunluk verecek ve yaklaşık 350 - 360 m. uzunluğunda ve yine yaklaşık yer yer 10 - 15 m. yüksekliklere varan binbir çeşit oluşumların sergilendiği bölüme bu bölümde yine işletmecileri tarafından özenle hazırlanmış İnişli çıkışlı beton veya demir merdivenler, sağa sola Özenle yerleştirilmiş göze zarar vermeden aydınlatan lambalar yardımıyla ağır adımlarla ilerleyebilirsiniz Ben ağır adımlarla diyorum siz belki bu güzellikler karşısında İlerlemeyi de unutacaksınız kendinizi bir hayal dünyasında farz edeceksiniz. 350 metrelik bir yolun koşar adımlarla bile olsa ne kadar zaman alacağını siz düşününüz. Gerek beton ve gerekse demirden yapılan basamakların veya düz yolların kenarlarına takılmış kalın halatların ve demir çubukların ilerlemenizde size eşlik ettiğini de unutmayalım mağara içinde bölüm bölüm semtler oluşmuştur, örneğin benzediği için Niyagara Şelalesi semti camilerde alışa geldiğimiz avizeler vardır. Buraya avizeler semti, mağaranın en uç noktasında bulunan göl mevkii buradaki gölde yaz kış hiç su eksik olmaz bu mevkileri gezerken özellikle başınızı yukarı kaldırıp çatlaklara bir bakınız, sanki elektrik ve oksijen kaynağı gibi işlenmiş, yağmurlar yağdıkça eriyikler bu çatlakların arasından sızarak oraları aslından daha sağlam bir vaziyete sokmuştur. Yine sağı solu ve tavanı incelerken insanın aklına deprem geliyor ve diyor ki Alanya hiçbir zaman deprem bölgesi olmamıştır. Olsaydı binlerce yıllık bu güzel sarkıtlar dikitler ve sütunlar böyle sapa sağlam durmazdı. Biliyorum yeni baştan bir daha gezelim diyeceksiniz, iyisi mi siz gördüğünüz bu güzellikleri yanınızda tatlı bir anı olarak taşıyıp eşinizi dostunuzu buraya yönlendiriniz. Gerek buraya geldiğinizde ve gerekse dönüşünüzde mağaranın Seyrantepe'sine çıkıp Dim Vadisini ve Alanya Kalesini seyretmeden ayrılmayınız.
Bu sayfada yer alan tüm Fotoğrafların hakları ve sorumluluğu isim belirtilmemiş ise Alanya.Tv ye isim belirtilmiş ise fotoğraf sahiplerine aittir.